Latince İfade “Ne Supra Crepidam” Türkçe Çizim ve Deyimi

Değerlendirme, Gazanfer Eryüksel
Latince ifadesi “Ne supra crepidam” olan Türkçe; “Çizmeyi aşma” deyim ve hikâyesi oldukça ilginçtir. Yunan ressam Apelles’e ithaf edilir. Apelles tablolarını sergilemek için bir sergi açar.
Serginin ziyaretçilerini uzaktan uzağa izlemeye koyulur. Ziyaretçiler arasındaki ayakkabıcı, ressamın bir tablodaki “çizme” çiziminde yaptığı hatayı fark eder ve Apelles’e hatasını düzeltmesini önerir.
Ressam karşısında ayakkabıcı olduğundan eleştiriyi kabul eder ve alçakgönüllülükle düzeltir. Ancak ressamın yumuşak başlı olumlu tavır göstermesinden cesaret alan ayakkabıcının egosu şişer ve diğer tablolara yorum yapmaya başlar.
Bu defa bacakları, pantolonu ve diğer detayları ele alır. Öfkelenen Apelles ayakkabıcının yanına gelir ve ona: “Efendi, haddini bil, çizmeyi aşma!” der.
Aslında bu uyarı değil; cehaletin cesaretine atılmış soğuk bir tokattır. Dinlemekten çok her konuda fikri olanlara söylenebilecek bir cevaptır. “Çizmeyi aşma.”
Bugüne gelinirse, bu uyarı her zamankinden daha anlamlıdır. İnsanoğlu kendi sınırlarını unutmuş durumdadır. Her detaya müdahil olmaya çalışanlar var. Sosyal medyada kulaktan dolma bilgiler yayılmaktadır.
Sanat bilmeyen sanata, şiir okumayan şiire, okumayan yazana karışmaktadır. Birbirlerini hiç tanımayan bireyler dahi diğerlerinin kiminle mutlu olabileceklerini tartışmaktadır.
Yapıcı eleştiri ve densizlik arasındaki çukur günbegün daha da derinleşiyor. Oysa bilinmeyen bir konuda susmak zayıflık değil, bilginin değerine verilen saygıdır. İki kelime öğrenenin filozof olmadığı gibi, hakem, eleştirmen, encümen sayılmamalıdır.
Çizmeyi aşanların, sandaletin dahi nasıl yapıldığı hakkında fikirleri bulunmamaktadır. Söz söylemeden iyice durup düşünmek lazım.
Tablo şahane veyahut değil! Bu tabloya yorum yapmaya gerçekten kimin hakkı vardır? Amaç, konuşmak için konuşmak mıdır?
Her söz değer katmaz, bazı sözler sadece havada yankılanır. Ters tepkiyle karşılaşır.
Ve unutulmasın ki; haddini bilmeyen ve bunu öğrenmeyen insana ne Apelles’in sabrı yeter ne de tahammülü hayatın.