Savaş karşıtlığının “suçlu” ilan edildiği şiddet toplumları | Bahadır Özerdem

Savaş Belası!
İnsan soyunun cennet ile cehennem arasında en sık gelgitleri yaşadığı anlar savaş anlarıdır.
Ahlak tek başına bir savaşı açıklamaya yetersiz kalır.
Savaşın ahlaklı olup olmaması başka bir şey, savaş hukuku başka bir şeydir.
“Savaşta ahlak yoktur!” diyerek kafanızı çevirip olup biteni görmezden gelebilirsiniz. Bu da bir tavırdır!
Fakat bu tavır ne kadar vicdanlıdır?
Yaşanan savaşlara sessiz kalmak, savaş hukukunun bir kenara bırakılarak çocukların, sivillerin katledilmesini görmezden gelmek bilincini yitirmiş toplumsal bir vicdansızlık değil midir?
Savaş karşıtlığının “suçlu” ilan edildiği şiddet toplumları ve sistemleri ile iç içe yaşıyoruz.
Yıkıntılar altından çıkarılan bir yaşlının cesedi, esir alınmış sivillerin çaresiz yakarışları, sedye üzerinde taşınan bir çocuğun ağlaması, kayıp evladını bomba sesleri arasında bulmaya çalışan annenin yakarışı…
İnsanı insan olduğuna utandıran zamanlardan geçiyoruz.
Nihayetinde zamane savaşlarında, iki taraftan bir tanesi, kudurmuş egemenlerin saldırılarında bedel ödeyen çocuklardır, yaşlılardır, sivillerdir, yoksullardır.
Bu suçu hangi dinin kutsallığı, hangi “milli” savunmanın yüceliği, hangi vatanın “büyük büyük” bayrağı temizleyebilir?
Aynı şekilde; hangi gerekçeyle yapılırsa yapılsın sivillerin üzerine bombalar yağdırmak, binlerce çocuğun canını almak insanlık suçudur.
İnsan soyunun cennet ile cehennem arasında en sık gelgitleri yaşadığı anlar savaş anlarıdır.
Ruhun acıya, çoluk çocuk, kadın erkek demeden, tepeden tırnağa korkuya kesildiği zamanlardır savaşlar.
Savaşta eşit paylaşılan tek şey acıdır.
İnsan yüreği ağlar mı?
Evet ağlar!
Hem de savaşlarda, hem de yıkımlarda, çok ama çok ağlar.
Buna ilaç bulabilen çıkmadı daha. Bir merhemi var mıdır bilen yok. Ne Anadolunun, ne Mezopotamyanın, ne Arabın lokman hekimleri bunun ilacını bulabildiler.
Yürek ağlamasının bir ilacı, bir iksiri olsaydı zaten bulurlardı.
Savaş karşıtı olmak; tarafsız kalmak değildir. Savaşan güçlerden birinin tarafı olmak hiç değildir.
Savaşa karşı çıkmak; evet taraf olmaktır.
Ölecek, sakat kalacak, yetim büyüyecek çocukların tarafı olmaktır.
Evini, köyünü, okul arkadaşlarını kaybedip, bilmediği diyarlarda, bilmediği dillerde, bilmediği kültürlerde gelecek hayali kurmak zorunda olan çocukların tarafı olmaktır.
Savaşa karşı çıkmak; göç yollarında, denizlerin dalgalarında boğulacak çocukların tarafı olmaktır. Gece yarısı kabuslarla uyanıp ağlayacak çocukların tarafı olmaktır.
Savaşa karşı çıkmak; bunlara neden olanlara, “Allah bin bir belanızı versin” diyebilmektir.