Annemin Dikiş Makinesi / Aziz Nesin

“Annem dikiş makinesini alçak bir sandık üstüne koyup, önüne, mindere oturuyor.
Tıkır da tıkır dikiş dikiyor. Sağ yanından Amerikan bezleri makineye giriyor, sol yanından uzun paçalı erkek donları çıkıyor. Bunlar asker donları. Annemin asker donları dikerek kazandığı parayla geçinemiyoruz. Gündüzleri dantel örer, oya işler geceleri de makinada çamaşır dikerdi. On sekizinde annem o oyaları, renkli kuka ipliklerinden değil de, gözyaşlarından, gözünün ışığından örer sanırdım. Annemin elinden çıkmış o oyalardan bir tekine şimdi bütün kitaplarımı, bundan sonra yazacaklarımı da verirdim. Neyim varsa iyi olan, hepsini, her şeyimi anneme borçluyum.”
Bütün anneler, annelerin en güzeli,
Sen, en güzellerin güzeli.
On üçünde evlendin,
On beşinde beni doğurdun,
Yirmi altı yaşındaydın,
Yaşamadan öldün.
Sevgi taşan bu yüreği sana borçluyum.
Bir resmin bile yok bende,
Fotoğraf çektirmek günahtı.
Ne sinema seyrettin, ne tiyatro.
Elektrik, hava gazı, su, soba,
Ve karyola bile yoktu evinde.
Denize giremedin,
Okuma yazma bilmedin.
Güzel gözlerin,
Kara peçenin arkasından baktı dünyaya.
Yirmi altı yaşındayken
Yaşamadan öldün…
Anneler artık yaşamadan ölmeyecek…
Böyle gelmiş,
Ama böyle gitmeyecek! ../Aziz Nesin
DÜNYA HALİ