Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 34 °C
Açık

Günün Şiiri

“Sen çok sev de bırakıp giden yâr utansın”Necip Fazıl Kısakürek*****...
Kaçak bir gökyüzüydü üstlerinde yıllardır harmanlanan bir özlemle iki yurt...
Dörtnala Gelip Uzak Asya’dan Akdeniz’e Bir Kısrak Başı Gibi Uzanan...
Kötülük kol geziyor Amansız bir katil Umudun peşinde Uzak evlerde...
ŞİİR KÖŞESİ Antakya’dan, dünyanın bütün insanlarına açılan bir pencere araladım....
Gidenlerden ne kalır derler kiminde bir günce, kiminde bohça üç...
Yeşil yapraklar titriyor içimde her ağacın dalıyım isimsiz bir dolunay...
Bu nesil, Kansere ilaçtır diye bize küflü çökeleği yediren analarımızı...
O bir ırmak akıyor sonsuza kelebekler havalanıyor göğüs kafesinden Belenler...
Ey ulu (!) s /atan geçmişi y/arını içli bir dize...
Tanrı ve zaman yanlış hatmedilmiş kiliselerin çanları sağır.. Minareler kısa.....
kandırmadım dediğimde inanmıyorlar kandırıldım desem doğru bolluğu ben şimdi zayıflık...
Vatanından göç eyledin diye utanma çocuk Ebleh diyarlardan kaçışın Övüncün...
Nicedir özlemişim Bu rüzgârı Hani Doğu’da eser Bahar akşamları Nicedir...
Bir anda değil Yavaş yavaş sevdim seni Uyandım sevdim Uyudum...
Ancak bir peygamber kadar seven ölmez cümle mahlûkatı bir de...
Ne hasta bekler sabahıne taze ölüyü mezarne de şeytan bir...
Beden dediğin aşka vesile İnsan ruhlara âşık olur Sevdikçe başkasını...
Üç yudumda çözümleyebilirim seni Tabii, töhmet altında kalmayacaksa bilim Adet...
İnandığım bütün zehirleri içtim ama tükürdüm bir gün dönersin diye.....
Geceydi…şiirdi…Bir dal gelinciktim orda…bir şiire ağladım…An gelir yırtılır şiir…açın avuçlarınızı...
– Ali Hızır Çolak için- hayatın içinden nasıl geçiyoruz? insanı...
Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin? Hep böyle içinde...
Ve hep yağmur diyordu gökyüzü saçlarına karanfiller iliştirip gri bulutun...
Hasan Tahsin’in babası subaydı. Tayinci çocuğu derlerdi. Erzurum’a gittiler okul...
Yanlışlarımın sarmalında hayli yıpranınca Yıldızları kılavuz edindim kendime Öyle bir...
– Mehmet İlbasan’a- ne yere serilir hasır ne duvara asılır...
Işıklar yandığı zaman içeride dolaşan sen misin Slav Gölgeler kendini...
Tankınız ne güçlü generalim,Siler süpürür bir ormanı,Yüz insanı ezer geçer.Ama...
Çember çevrilir, Su musluktan içilir, Ağaçlara tırmanılırdı. Bebekler bezden, Silahlar...