Gizimera’ya Notlar-5 / Gökhan Barış Pekşen

Uçuşan birkaç düşten düşen bir keşişin dediği gibi;
Çoğu zaman kime ve nereye ait olduğumu hatırlamıyorum Gizimera
Tıpkı Alzheimer hastası gibi hissediyorum kendimi..
Ama kalıcı değil bu,
Olmadığın anlarda yanımda
Ve aynı mıknatıs beni Güneş Sistemi’nin dışına itiyor..
Asla yeterince kelime olmayacak..
Gülümsemeler ve karmaşa asla yeterli gelmeyecek..
Geçmişten gelen bir güç,
şiirsel bir mıknatıs gibi çekiyor Gizimera
Çekim bir dilemma..
Pek çoğumuz ilk aşkıyla ilk kez o sokakta el ele tutuştu,
karne günleri başlayan yaz üzerine planlar o sokakta hep o sokakta yapılmalıydı..
O yılları hayatımın Please Please Me dönemi diye anarım alayla..
Çoğu zaman gibi bu küçük alaycılık büyük bir özlemin maskesidir..
Farklı bir coğrafyada,
yıllar sonra ortaya çıkmış bir Baby Boomers kuşağıymışız gibi gelmiştir hep..
Öyle olduğumuzu iddia etmemekle birlikte,
sadece o dönemin verdiği bu his bile dönüp tekrar deneyimleme isteğimi perçinlemeye devam ediyor..
Hepsini yazamıyordum..
Anında unutuyor ve yazmaktan yoruluyordum..
Bir anda bunlara dalmışken gözlerini açmak gibi ,
kulaklarımda o ses,
“You do something to me, somewhere deep inside.”
İşte ben oradaydım artık..
Kenevirden devşirme ilk tohumu Pan toprağına dikerken ve yetişmesini izlerken huzurla dolacağız..
Ve her öğlen Tanrı Pan gibi kısa bir süreliğine uykuya dalacağız, bedenlerimizi dinlendireceğiz..
Ancak Tanrı Pan flütüyle Pink Floyd’dan bir ezgiyle uyandırabilecek bizi ve öyle uyanacağız Gizimera
Hatırlıyor musun;
Seni derinlemesine hissedip,
suçluluk hissini yok etmek için uğraştığım o son geceyi..
Bazen kapana kısıldığında seni kurtarması için bir kurbana ihtiyacın olur,
ben, beni sana sundum o gece..
Sonrası hangimiz hızlı çıkarsa evden,
evde kalan kişi mutlu olsun diye iki çizik attım şah damarıma..
O izlerle Tanrı’ya olan ibadetimi tamamlıyorum Gizimera
Benim adım Hürmüz
kendimi ölümsüz olarak görüyorum..
Var olan mutluluğu sahiplenememek,
yetim yaşamak gibi..
Hep inatçı ve gerçeği hissedip,
reddeden oldum Gizimera
Acı çektiğim her an,
saçmalığımın arkasında yakalanmak için saklandım hep..
Dinle;
ve sor..
Hayatın masalı hangi bağımlılıkta satıyor kimliğini!
Asıl hikayen o zaman başlar,
vurgudaki setlik hayattır..
Hayatımıza kattığımız insanlardır..
Ve o zaman büyürsün kaybedeceklerinden habersizce..
Sakın unutma Gizimera;
satrançta siyah ve beyaz karşıttır..
..belkide bu yüzden
kimseyi sevemiyorduk –
ihtiyacımız vardı..
Benim adım Ehriman
kendimi ölümsüz olarak görüyorum..
Tanrı’ya aşık olmamak için dua ettiğim 17 yaşımda Karen Armstrong okumaya başladım..
İsteyerek tecavüz ettiler diye düşlerime,
şiirlerime,
ben bileklerimi ve sol göğsümü kestim..
Ve karanlık bir zamanda terk et beni Gizimera
senin ayaklarının altında dünya yarasının olduğu gibi,
benim ayaklarımın altında ağıt cehennemi defalarca yaralanmıştır..
Daha ne söyleyebilirim..
Adını duyuyorum
Tanrı’mı fısıldıyor
ama bu çok güzel
ama yaralayan..
- İnsan kendi kalbini kırdığında,
aynamda suretimin ağladığını gördüm
senin ağladığını..
Orada mısın Gizimera?
İsraf edilmiş anlar geri dönmeyecek
neden yalnız yaşadığımızı merak ettin mi hiç?
Keşke isminin bir anlamı olsaydı bu gece..
Bazı geceler insana hiç beklemediği anda,
beklenmedik bir şekilde vurur..
Aslında en başından beri bildiğin ancak kendine bile itiraf etmekten korktuğun gerçeklerle yüzleşirsin..
“Biliyordum..
Biliyordum ama unutmak bir çare ise bu çareye tutunmak istiyorum”
derdin..
Bazen kendi benliğine yakıştırdığın kişi ve nesneler olur hayatında..
Bazen bir süre ve bazen de çok uzun bir süre beraber vakit geçirirsin onlarla..
Sonra bir şey olur ve tekrardan
“Biliyordum..
En başından beri bana ait olmadığını biliyordum…”
01:15
Uzunca gözlerime baktım aynada..
Aşık olduğum kadının gözlerine bakar gibi baktım..
Çünkü ona neden aşık olduğumu biliyordum,
ve ben kimseyi kendim kadar sevmedim Gizimera
Ve bekliyorum,
hiçbir parkta tek salıncak için sıra bekleyen çocukluğumu kimse sevmeyecek..
Biliyorsun sende aslında,
hepimizin elleri çiöek kopartacak kadar masum değildi..
Sözler bu gece uçurumun kenarında değiller..
Yanlışlarının bedellerini yuvarlanarak ödüyorlar..
Her çarpışları biraz daha acılı,
biraz daha yakıcı ve biraz daha utandırıcı oluyor..
Aziz melek bu gece düşüyor..
Bir ses duydum o gece Gizimera
bilmiyorum,
belki de Tanrı’nın sesiydi..
Dedi ki;
kimse sana aşık olmuyorsa,
bazılarımız ölüm gibidir,
daha iyisi yoktur..
Fakat o kadar yalnız uyanıyorum ki,
mamafih sonunda pes ediyorum..
Ve sabahın ilk ışıklarında
kalbimide aldın sen,
hala o acıyı hissediyorum..
Hangimiz bir ufak tebessüme çölde kalmış kış çiçeği gibi susamadık ki?
Hangimiz ufak bir mutluluğu gökleri yerden izleyen bir kuş gibi özlemedik ki?
– Gökhan Barış Pekşen
– Gizimera’ya Notlar/5
– 19112018