Açıkkara Mizah Dergisi 86. Sayısıyla Okurlarıyla Buluştu | Dr. Mehmet Pektaş

Açıkkara mizah dergisi 86. sayısıyla yine dopdolu.

Tacettin Şimşek “Nigâr Hanım Vay” dizisine “Fahri Doktora Yağmuru” isimli 17. bölümle devam ediyor. Nigâr Hanım’ın “bilim doktoru” ünvanını almasıyla sosyal medyada yer yerinden oynar. İnstagram’da paylaştığı tez savunması fotoğrafları yetmiş milyon beğeni alır. “Yazılı çizili, basılı besili, görüntülü kuruntulu bütün medya” bu olayı birinci haber olarak verir. İş bu kadarla da kalmaz; üniversiteler kütüphanelere, fitnıs salonlarına, amfi gruplarına, kültür merkezlerine, stadyumlara Nigâr Hanım’ın adını koyma yarışına girişir.

Paris Alen Üniversitesi, bir taraftan adını “Alen Nigâr Hanım Üniversitesi (ANHU)” olarak değiştirmek için Âli Tedris Heyeti’ne başvurusunu yaparken bir taraftan da Nigâr Hanım’ı kadrosuna katmak için bir ilana çıkmak üzeredir. Kadro ilanında ise şu şartlara yer verilir:

1. Kadın olmak,
2. Türkçe dışında sekiz yabancı dil biliyor olmak,
3. Açık liseyi iki yılda bitirmiş olmak,
4. Lisans ve yüksek lisansını Avrupa’da -tercihen Fransa’da, özellikle de Paris’te- tamamlamış olmak,
5. Lisans öğrenimi sırasında Kembriç ve Oksford’da birer dönem Erasmus programına katılmış olmak,
6. Sorbon’da edebiyat doktorası yapmış olmak,
7. Altı şiir kitabı yayımlamış olmak,
8. Nişantaşı’ndaki konağında şiir meclisleri düzenlemek.

Halit Yıldırım, “Bak Şu Muskanın Yaptığına” isimli serisine “İmdat, Evde Muska Var!” isimli bölümle devam ediyor. Çok önemli bir toplantının ortasında Sibel Hanım’ın telefonu çalmaya başlar. Arayan annesidir. Sibel Hanım, annesinden evde muska olduğunu haber alınca sandalyeye yığılır. Apar topar eve gidip bu muskayı kimin koyduğunu araştırmaya başlar. İlk şüpheli eltisidir. Devreye Âdem Hoca’nın girmesiyle işler arapsaçına döner.

Mehmet Pektaş, Açıkkara sayfalarında yeni bir seriye başlıyor: Resmî İşler Müdürlüğü. Serinin ilk bölümü, “Bugün Git Yarın Gel” Emekli öğretmen Necati Yılmaz, huzur içerisinde geçen emeklilik günlerini geçirirken kendisini bürokrasi çarkının arasında bulur. Bir dilekçe vermek için akşama kadar kapı kapı dolaşmak zorunda kalır. Tam dilekçesini verecektir ki mesai biter. Kapıdaki güvenlikler asıl maceranın yeni başladığını hepimizin duymaya alışık olduğu şu sözlerle bildirir: “Bugün git yarın gel.”

Hacı Musa Tuncer, halk dilini başarıyla kullanarak Unçuluk Anşa ile Bedirik Hörü’nün hikâyesini anlatmaya devam ediyor. Leyli’ye talip olan Cuma’nın bu niyeti, köyün belalısı Sünepe Süllü’yü rahatsız eder. Sünepe Süllü, Cuma’nın bu işini bozmak için kız evine gönderilen Ulak Mulla’ya pusu kurar ve onu silahla tehdit eder. Ulak Mulla’yı karşı tarafa müjdeli haber yerine tam aksini söylemesi koşuluyla serbest bırakır.

Salman Kapanoğlu futbola dair iki anısıyla Açıkkara sayfalarını şenlendiriyor. Kapanoğlu, teknik direktör olarak da okurları güldürmeyi başarıyor.

Abdurrahim Karakoç “Biz Ne Bilek Beyim”, Mehmet Şeker “Silah ve Çocuk”, M. Nihat Malkoç “Herkes Bir Şey Pazarlıyor”, Nurgül Kaynar Yüce “Ekmek”, Eyyüp Azlal “Sınav Marşı”, Hızır İrfan Önder “Hem Yanarım Hem Kanarım”, Mehmet Gözükara “Şinanay Yavrum Şinanay”, Mehmet Osmanoğlu “Zorlama Şeyler”, Ercan Sağlam “Severiz”, Aslan Avşarbey “Bildiğin Gibi Değil”, Kadir Köse “Sanal Hâlimiz”, Mustafa İmir “Duam”, Âşık Siyâsî, “Para Kuleleri Hikâyesi”, Osman Gazi Turaç “Hâl Beyanı” isimli şiirleriyle Açıkkara sayfalarından okura sesleniyor.

Derginin aylık olarak mail adresinize gelmesini istiyorsanız acikkaradergi@gmail.com adresine bir mail atmanız yeterli. Ayrıca derginin tüm sayıları www.acikkara.com sitesinde erişime açık.