“Hayatın Ana temellerine, bir zamanlar olduğumuz yyere dönmeliyiz.”
Tarkovski’nin Nostalgia’sındaki o delinin o müthiş manifestosunda, ne diyordu?
“Sadece doğaya bak hayatın ne kadar basit olduğunu göreceksin. Bir zamanlar olduğumuz yere dönmeliyiz. Yanlış tarafa döndüğün noktaya. Hayatın ana temellerine geri dönmeliyiz.. Suları kirletmeden, deli bir adam size utanmanızı söylüyorsa.. ne biçim bir dünyadır burası…
insanoğlu dinle !
senin içinde su, ateş ve sonra kül ve küllerin içindeki kemikler…
kemikler ve küller…
gerceğin içinde veya hayalimde değilken
ben neredeydim?
işte yeni anlaşmam:
geceleri güneşli olmalı ve ağustota da karlı.
büyük şeyler sona erer, küçük şeyler baki kalır.
toplum böyle parçalanmaktansa, yeniden bir araya gelmeli.
sedece doğaya bak, hayatın ne kadar basit olduğunu göreceksin.
bir zamanlar olduğumuz yere dönmeliyiz
yanlış tarafa döndüğümüz noktaya.
hayatın ana temellerine geri dönmeliyiz,
suları kirletmeden.
deli bir adam size, kendinizden utanmanızı söylüyorsa, ne biçim bir dünyadır burası?
anne , başının etrafında dolaşan
ve sen güldükçe berraklaşan o hafif şey havaymış…
İçimde hangi adam konuşuyor?
Hem aklımda, hem bedenimde aynı anda ayrılamam. Bu yüzden tek kişi olamıyorum.
Kendimi aynı anda sayısız şey olarak hissedebiliyorum.
Fazla büyük usta kalmadı. Zamanımızın gerçek kötülüğü budur.
Kalbin yolları, gölgelerle kaplanmış.
Yararsız görünen seslere kulak vermeliyiz.
Okul duvarları, asfalt ve refah reklamlarının uzun kanalizasyon boruları ile dolu beyinlere, böceklerin vızıltıları girmeli.
Her birimizin gözlerini ve kulaklarını, büyük bir rüyanın başlangıcı olan şeylerle doldurmalıyız.
Birileri pramitleri yapacağımızı haykırmalı. Yapamamamızın bir önemi yok, o isteği beslemeliyiz.
Ve ruhun köşelerini esnetmeliyiz, sınırsız bir çarşaf gibi.
Dünyanın ilerlemesini istiyorsanız el ele vermeliyiz. Sözüm ona sağlıklıları, sözüm ona hastalarla karıştırmalıyız.
Siz sağlıklı olanlar, sağlığınız ne anlama gelir? İnsanoğlunun bütün gözleri, içine daldığımız çukura bakıyor.
Özgürlük faydasızdır eğer gözlerimizin içine bakmaya, yemeye, içmeye ve birbirimizle yatmaya cesaretiniz yoksa.
Dünyayı yıkıntının eşiğine getirenler, sözüm ona sağlıklı olanlardır.
Editörden
Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir.
Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik.
Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz.
Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz.
Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz.
Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir.
Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur.
Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.
https://yaziatolyesi.com/
Editör: Hatice Elveren Peköz
Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.https://yaziatolyesi.com/Editör: Hatice Elveren PeközEmail: yaziatolyesi2016@gmail.comhaticepekoz@hotmail.comGSM: 0535 311 3782 -------*****-------