Endülüs’ün çilek tarlalarında kaçakçılık tecavüz ve sömürü!| Fulya Alikoç

Faslı mevsimlik kadın işçiler, Fas ve İspanya hükümetlerinin ortak tezgahından geçerek, adeta cehenneme düşüyor.

Meyve fiyatlarının herkesin cebini yaktığı bugünlerde o meyvelerin raflara geliş hikâyesinin ilgi dışında kalması çok şaşırtıcı değil. Raflarda duran elmalara bakarken huzursuzluk yaratan fiyatı olur genelde, Isparta’da elma bahçesine giderken devrilen kamyonda can veren mevsimlik işçiler değil. Yerkürede sömürünün var olduğu her coğrafyada geçerli bir yabancılaşma halidir bu. İspanya’da mevsimlik işçi olarak çalışan Faslı kadınların ürettiği çilek, süpermarket reyonlarında dururken, o kadınların yaşadığı şiddet ve sömürüye dair hiçbir sır vermez.
DEVLET KONTROLLÜ TEZGAH
Geçtiğimiz birkaç yıl boyunca ekonomik bunalımla gündeme gelen
İspanya’nın ekonomisi için çilek ihracatı önemli bir yer tutuyor. Yılda
ortalama 400 bin ton çilek İngiltere, Fransa ve Almanya gibi diğer Avrupa
ülkelerindeki süper marketlere satılıyor. Bu, yılda ortalama 580 milyon avroluk
ihracat demek. Avrupa’nın çilek üretiminde bir numara olan İspanya’da meyveye
“kırmızı altın” denmesi anlaşılır.
İspanya’nın büyük toprak sahipleri ve ihracatçı şirketler, özellikle ülkenin
güneyinde, nam-ı diğer Endülüs bölgesindeki çilek tarlalarında çalışacak ucuz
emek gücü ihtiyacını Cebelitarık’ın öbür kıyısından karşılıyor. Fas ve İspanya
hükümetleri arasında 2001’den beri geçerli olan bir mevsimlik işçi vizesi
anlaşması var. Fas Çalışma Bakanlığı’nın kontrolünde, mevsimlik işçiler ile
İspanya’daki toprak sahipleri arasında İspanyolca sözleşmeler imzalanıyor.
Arapça konuşan mevsimlik tarım işçisi kadınlar İspanyolca bilmiyor. Çalışma
koşulları sözlü açıklanıyor. Günlük 40 avro yevmiyeye ek olarak yemek ve
konaklamanın işveren tarafından karşılanacağı söyleniyor. Kadınlara bir videoda
güzel bir ev gösteriliyor ve burada kalacakları söyleniyor.
Bu koşullara inandırılan kadınlar, 3 aylık mevsimlik işçi vizesi, seyahat
masrafları, çizme ve eldiven masraflarına karşılık istenen 700 avroyu
verebilmek için bankalardan kredi çekiyor. Tüm bu tezgâh Fas ve İspanya
hükümetlerinin kontrolünde gerçekleşiyor.
ÇİLEK TARLASINDA KÖLELİK
Yılda yaklaşık 20 bin Faslı kadın, ailelerine para
göndereceklerini hayal ederek Endülüs’ün çilek tarlalarına geliyor. 1 avronun
yaklaşık 10 Fas dirhemine eşit olduğu düşünüldüğünde 3 aylık çile kime çekilir
gelmez ki?
Cebelitarık’ı geçip tarlaya ulaştıklarında ilk sürprizle karşılaşıyorlar.
Videodaki o güzel evlerde kalmayı beklerken pislik içindeki konteynerlerde
sıkış tepiş kalacaklarını öğreniyorlar. Yüzlerce kadına sadece birkaç duş
sağlanıyor. Arızalı tuvaletleri kullanmaya zorlanıyorlar. Yüksek sesle itiraz
eden olursa konteynerin önüne bir araba çekiliyor; uzaklaştırılan kadınlara ne
olduğunu ise kimse bilmiyor.
40 derece sıcaklıkta günde 10-12 saat çalışıyorlar. Sadece 1 kerelik 30 dakika molaları var. Haftalarca çalıştıktan sonra birkaç günlük yevmiye alabiliyorlar. Yeterince çalışmadıkları düşünülürse ya da mola dışında tuvalete giderlerse yemek ve su verilmiyor.
TACİZ RUTİN, TECAVÜZ NORMAL, ZORLA FUHUŞ SIRADAN
İşçilerin hepsi kadın. Zaten daha Fas’ta “Erkek değil kadın işçi
istiyoruz” diye haber salıyor toprak sahipleri. Daha ucuz, daha sessiz, daha
savunmasız. Tarlalar yerleşim merkezlerinin uzağında; dolayısıyla tecrit
altında çalışıyorlar. Emek sömürüsü, sadece ırkçılığın hakaret ve aşağılama
biçimiyle değil, rutin bir cinsel taciz altında sürüyor. Çoğu tecavüze uğruyor,
tek korunma yöntemleri birbirlerinin arkasını kollamak. Temiz içecek su ve
yemek karşılığında cinsel ilişkiye zorlanıyorlar. Geceleri tarla sınırının
dışına yanaşan arabalarda fuhuş yaptırılıyor.
Susmak zor, susmamak cehennem… Fas’taki ailelerinin öğrenmesinden çok
korkuyorlar. Çilek tarlalarındaki cinsel saldırı ve zorla fuhuş habelerini alan
erkekler eşlerini boşuyor, aileler aforoz ediyor…
POLİS VE YARGI BİLDİĞİNİZ GİBİ, PATRON HEP AYNI
Bu koşullara dayanamayıp tarladan kaçarak, kaçakçılık, cinsel
saldırı ve emek sömürüsü şikayetleriyle İspanyol polisine başvuran kadınların
çoğu pişman. Fas ve İspanya arasındaki anlaşmaya uygun şekilde mevsimlik işçi
vizesi alarak geldikleri gerekçesiyle kaçaklık kurbanı oldukları göz ardı
ediliyor. Az sayıda başvuru mahkemeye taşınıyor, duruşma bilgileri kadınlardan
gizleniyor. Örneğin, geçtiğimiz yıl şikayette bulunan 10 kadın, Huelva’daki iki
duruşmanın tarihini kaçırıyorlar; ifade veremedikleri için mahkeme delil
yetersizliği gerekçesiyle cinsel saldırı ve tecavüz suçunu taciz mertebesine
indiriyor.
Yargının tutumu patronun kapitalist sömürüsünün dayanağı. Çilek patronlarının
örgütü Interfresa’nın Genel Müdürü Pedro Marín Andrés’in sözleri de bu durumun
ilanı: “Gerek geldikleri ülkedeki işe alım sistemi gerek demokratik bir Avrupa
ülkesi olan ülkemizdeki genel yasalar ve çalışma kuralları idareciler ve
sendikalar tarafından yönetilip denetlenmektedir. Herhangi bir istismar
durumunun yaşanması katiyen mümkün değildir… Yasadışı eylemlere karşı
tutumumuz sıfır töleranstır, ister işçi ister işveren olsun, sektörümüzdeki
herkesin hakkına saygı duyuyoruz.”
‘DEVLET SPONSORLUĞUNDA İNSAN KAÇAKÇILIĞI’
Uluslararası bir STK Guernica 37 International Justice Chambers’da çalışan insan hakları avukatı Almudena Bernabeu: “İspanya’da çalışan kadınların çalışma va yaşam koşullarının onlara söz verildiği gibi olmasını sağlayacak önlemlerin yetersiz olduğu aşikâr. Mevcut durum, neredeyse tamamen kadınların emeğinden kâr elde eden toprak sahipleri ve şirketlerin lehine ilerletiliyor. İddialar devlet sponsorluğunda insan kaçakçılığı yapıldığına işaret ediliyor. Bu iddialar gerektiği şekilde ele alınmalı.”
— –
Kaynaklar:
https://www.theguardian.com/…/rape-abuse-claims-spains-stra…
https://www.theguardian.com/…/fresh-abuse-claims-from-women…?
Ekmek ve Gül Dergisi Temmuz 2019 sayısı