Galata’nın lüks hamalları / Nuri Kaymaz

Osmanlı’da hamal olma koşulları.
Osmanlı Devleti’nde hamallar nizamnamelerde belirtilen şartlar doğrultusunda işe alınırdı.
İstanbul’un özellikle ticaret merkezlerindeki sağlıksız, plansız, girift, dar ve yokuşlu sokakları bu tür kişilere duyulan gereksinimi artırmış, giderek kentin vazgeçilmez öğeleri arasına sokmuştu.
Parayla yük taşımak anlamına gelen hamallık, Osmanlı’nın ticaret merkezi İstanbul’da rağbet gören meslekti. Hamal olmak için belli şartları taşımak gerekirdi. Osmanlı vatandaşı olmak,cinayet ve herhangi bir suçtan hüküm giymiş olmamak,yaş ve bedenen hamallık yapabilecek düzeyde olma şartları aranırdı. Hamallara belediye marka verirdi. Markayı taşımayan hamallar önce uyarı alırlar ardından meslekten men edilirdi. Tüccar ve ahaliye kötü davranan hamallarda meslekten atılırdı.
Limanda yüklenirlerdi.
Osmanlı’da yaygın olan hamallık şekli arka hamallığıydı. Arka hamalları iskele ve limanlarda arkalık adı verilen meşinden yapılmış içi samanla dolu semerleriyle yük taşımakta idiler. Bu hamallar limandan evlere taşınacak malları yüklenirdi.
Büyük fıçıları semerde değil sırık ile daha kolay taşınmakta idi.Bu tip sırıkla ağır yük taşıyan hamallara da “sırık hamalı”denirdi. Sırık hamalları, dar, virajlı ve dik sokaklarda yüklerin, arabalarda ve öküz arabalarıyla taşınması mümkün olmayan yerlerde vazgeçilmez insanlardı.Bunlar genellikle dört kişi olurdu. Dişbudak ağacından yapılmış uzun sırıklan omuzlarına alarak, kısa, çabuk adımlarla yüklerini dengeleyerek yürürlerdi. Tüccarlar bunları belirli bir süre için tutar, mallarını limandan, gümrükten veya gardan depolara veya hangara taşıtırlardı. Sırık hamalları, yüklerini taşırken yük arabaları gibi Galata, Beyoğlu, Babıali, Divan Yolu ve benzeri işlek caddelerden, özellikle de Galata Köprüsü’nden geçmekte idiler. Bu da halkın gidiş gelişini güçleştirmekte idi. Kalabalık yerlerden geçen hamallar, yolu açmak için “varda’’ diye bağırırlardı. Bu sesi duyan halk hemen kenara çekilirdi.
Bir diğer hamal grubu atlı (bargir) hamallardır. İstanbul’da şehir içi taşımacılığı yapan hamalların önemli bölümünü oluşturmaktadırlar. Bu hamallar sahip oldukları hayvanları vasıtasıyla gelirlerini temin ederlerdi. Atlı hamalların, hayvanlarını ikindiden sonra ve cuma günleri çalıştırmaması emredilmiştir.
Galata’nın lüks hamalları.
19. yüzyılın en ilginç hamalları ise sedyecilerdi. Yalnızca Beyoğlu ve Galata semtlerinde kısa bir süre görülüp sonra ortadan kaybolan bu hamallar, tahtırevan içinde kısa mesafede insan taşırlardı. Kartpostal ve fotoğraflara konu olan bir diğer hamal grubu ise büyük otellere yabancıların eşyasını taşıyanlardı. Diğerlerine göre düzgün giyimli olan bu hamallar Karaköy rıhtımı ile Sirkeci Garı’nda ve lüks otellerin önlerinde müşteri beklerlerdi.