Dolar 38,7909
Euro 43,3913
Altın 4.048,56
BİST 9.700,17
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 23 °C
Hafif Yağmurlu

Günün Kitabı /Ahmaklık Teorisi: Direniş ve Teslimiyet / Hapishaneden Mektuplar ve Belgeler / Dietrich Bonhoeffer

Günün Kitabı /Ahmaklık Teorisi: Direniş ve Teslimiyet / Hapishaneden Mektuplar ve Belgeler / Dietrich Bonhoeffer

Kitap değerlendirme yazarı: Ali İhsan Dilmen

Hapishaneden Mektuplar ve Belgeler

Kitabı bulup okumama vesile olan kitap hakkında yazılan bir metni öncelikle sizlerle paylaşmak isterim. 

Zira bu değerlendirme ve paylaşım hayli önemli.

“Almanya tarihinin en karanlık döneminden geçiyordu. Masum insanların dükkanları taşlanıyor, kadınlar ve çocuklar zalimce sokak ortasında aşağılanıyordu.

 Genç bir teolog *Dietrich Bonhoeffer* bu zalimliğe itiraz etti ve bu sebeple hapse atıldı.

Hapisteyken papaz bu konu üzerine uzun uzun düşündü. Sayısız filozof, şair, fikir adamı ve bilim adamı çıkaran bu kültür nasıl olur da organize kötülüğün, zalimliğin, korkaklığın, cehaletin ve suçun merkezi haline gelmişti?

Bonhoeffer “sorunun kökeninde kötülük değil aptallık yatıyor” dedi. Kötülüğü protesto edebilirdiniz, karşı argümanlarla kötülükle mücadele etmeniz mümkündü. Fakat organize olmuş ahmaklar sürüsüne karşı yapabileceğiniz hiçbir şey yoktu. Ne protestolar ne zorlama onlara etki etmiyordu.

 Mantıklı gerekçeler sunduğunuzda önce reddediyorlar, reddedemeyecek hale geldiklerinde ise önemsizleştiriyorlardı.

Aptal insanlar hallerinden memnundu ve saldırıya da hazır haldeydiler. Saldırıya geçtiklerinde kötü insanlardan çok daha tehlikeli oluyorlardı

 Bonhoeffer aptallıkla mücadele edebilmek için önce onun doğasını anlamaya çalıştı:

Aptallık bir zekâ problemi değil ahlâkî bir problemdi. Entelektüel birikimi olduğu halde aptal olan insanlar vardı. 

İlk etapta aptallığın doğuştan gelen bir maraz olduğu düşünülür fakat bu da yanlıştı. İnsanlar belli şartlar altında aptallaşıyorlardı, daha doğrusu başkalarının kendilerini aptallaştırmasına izin veriyorlardı. Buradan yola çıkarak aptallığın psikolojik değil sosyolojik bir sorun olduğu sonucuna vardı.

İnsanların ahlâkî ve entelektüel birikimleri bir anda yok olmuyordu. *Diktatör gücünü arttırdıkça aptallar o gücün büyüsüne kapılıyor ve bağımsız düşünme yetisini kaybediyordu.*

 Gözüne sokulan gerçekleri inatla reddediyorlardı.

Onlarla konuştuğunuzda bir insanla değil, sloganlarla konuşmaya ayarlanmış bir robotla konuştuğunuz hissiyatına kapılıyordunuz. Büyülenmiş gibiydiler. Değil kötülük yaptıklarını, ne yaptıklarını bile bilmiyorlardı.

Onları bu katatonik şizofreni uykusundan çıkarmanın tek yolu bağımsız-özgür olmalarını sağlamaktı. 

Bu düşünceler Hitler Almanyasına fazla gelmişti.Bu kadar analizi ve gerçek eleştiriyi hazmedemediler.

9 Nisan 1945 günü sabaha karşı Bonhoeffer’i bir toplama kampının darağacına asarak öldürdüler…”

Okur şayet kitabı okursa görecektir ki, bu teolog sadece Nazi Almanyasında tanık olduğu zulümlere itiraz değil, Hırıstiyanlık dininin sorunları hakkında bir çözümleme ve arayış çabası içindedir. 

O sadece ortaya çıkan insanlık onurunu zedeleyen, türlü zulümler eden Nazilere değil, onların yaptıklarına sessiz kalan kiliseye, protestanlığa itiraz etmekte bu itirazlarını yine iman ettiği dini doktrin üzerinden yapmaya çalışmaktadır. 

O, daha insani değerleri içine alan ve her şeyin sahibi olan Tanrının mesajını bu değerler penceresinden bakarak çözüm üretileceğine inanmaktadır. 

Yani bu teolog sadece itirazını Nazilere yaptıklarıyla sınırlı tutmamakta, sorunun nedenlerini kültürde, sosyolojide, insanlar üzerinde oluşturduğu sınırlarda, davranış pratiklerini ortaya çıkaran olgularda aramaktadır.

Ona göre, “Ahmaklığın doğuştan değil sonradan;insanların kendilerini ahmak yerine koydukları ya da başkalarının onları ahmak yerine koymasına izin verdikleri belirli durumlarda ortaya çıktığına dair bir izlenim edinmek mümkündür. 

Ayrıca, ahmaklığın sosyallikten uzak ya da yalnız yaşam süren kimselerde, sısyalliğe meyilli ya da mahkum bireylere ya da gruplara kıyasla daha az yaygın olduğunu da gözlemleyebiliriz. Buradan hareketle, ahmaklığın psikolojik değil sosyolojik bir sorun olduğu ortaya çıkmaktadır. 

Ahmaklık, tarihsel koşulların insanlar üzerindeki etkisinin özel bir biçimi, belirli dış etkenlerin psikolojik yan ürünüdür. Daha yakından incelendiğinde ister siyasi, ister dini olsun her türlü şiddetli devrimin insanlığın büyük kısmında bir ahmaklık patlamasına yol açtığı görülecektir. 

Aslında bu neredeyse psikolojik ve sosyolojik bir yasa gibidir. İnsanların bazı yetenekleri, örneğin entelektüel yetenekleri körelmez ya da yok olmaz. 

Daha ziyade, gücün Yükselişi o kadar korkunçtu ki insanları Özgür bir muhakeme yetisinden mahrum bırakır ve – az yada çok bilinçsizce yeni gelişmeleri kendileri adına değerlendirmeye çalışmaktan vazgeçerler. 

Ahmaklar çoğu zaman inatçı olabilir, ancak bu bizi onların bağımsız olduğu fikrine yönelterek yanıltmamalıdır. İnsan, özellikle ahmak biriyle konuşurken, bir şekilde onunla konuşmanın, kişisel bir konuşma yapmanın imkansız olduğunu hisseder. Aksine onun üzerinde güç kazanmış bir dizi slogan, smylem ve benzerleriyle karşı karşıya kalır. 

Ahmak bir lanet altındadır, gözleri kör edilmiştir, insanlığı paçozlaş.

“Ahmaklık, entelektüel bir kusurdan ziyade ahlaki bir kusurdur.”

Bonhoeffer
Alman teolog ve aktivist Dietrich Bonhoeffer, 5 Nisan 1943’te Gestapo tarafından tutuklanarak hapse atıldı ve 9 Nisan 1945’te idam edildi. Bu kitap onun hapisteyken yazdığı mektup, deneme ve şiirlerin bir derlemesidir. Ailesine ve bir arkadaşına yazdığı bu metinler, inancı ve hizmetine adanmışlığı asla sarsılmayan, ruhani derinliği sayesinde en zorlu koşulların üstesinden gelebilen hassas bir adama dair olağanüstü bir resim çizmektedir.

Modern dünyanın sorunlarını gayet iyi anlayan, büyük bir inanca, zekâya ve merhamete sahip bir adamdı. Kolaycılığa ve taviz vermeye direnerek diğer mahkûmlara yardım etmeye, yanlış olduğunu bildiği şeylere karşı kararlılıkla direnmeye ve teoloji ve etik alanındaki harikulade çalışmalarına ölene kadar devam etti. Dietrich Bonhoeffer asla pes etmedi. Yazıları herkese ilham vermeye devam edecektir. Onun teolojik tartışmaları akademisyenler için yeni düşünce dünyalarının kapılarını açacaktır. Yaşamı, gerçekten de herkesin faydalanabileceği örnek bir yaşamdı.

Çevirmen: Reyyan Denizci

Yayın Tarihi: 16.04.2025

ISBN: 9786258452815

Dil: TÜRKÇE

Sayfa Sayısı: 248

Yayınevi: Lejand

 

 

 

Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.   http://yaziatolyesi.com/   Editör: Hatice Elveren Peköz   Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com   GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.