Hoş Geldin Martiniçka | Aylin Tamakan Nergiz

Hoş geldin Mart, hoş geldin Bahar, hoş geldin Martiniçka…
Gece güne, Ay güneşe, toprak yeşiline, ağaçlar çiçeklerine, çayır çimenine, çimen börtü böceğine kavuşur.
Her şey birbirine dokunur, birbirine kavuşur. Ama en güzeli de sanırım birilerine dokunabilmenin huzurudur. Birilerinin yüreğine, ümidine, sevincine…
Bazen isteyerek dokunur, bazen de hiç fark etmeden dokunuruz.
Bu yüzdende oldum olası severim (hele ki yürekle dokunulabilen) içimizdeki coşkuyu ortaya çıkaran böyle ritüelleri.
Martiniçka’yı da ayrı bir seviyorum. Martiniçka, sağlıktır, dilektir, umuttur, yenilenmektir ve en güzeli de sevgiye açılan bir yoldur.
İnsanlar, burada (Tiran’da, aslında tüm Balkan ülkelerinde) baharın bu ilk gününde birbirlerine, yüreklerine, niyetlerine dokunur. Herkes kırmızı ve beyaz iple yaptıkları bu bilekliği birbirlerine hediye eder ve yıl boyu sağlık, sevgi ve güç dilerler. Beyaz ip uzun ömrü ve sevgiyi, kırmızı ise sağlığı ve gücü temsil eder. Taa ki gökyüzünde kırlangıçları görene kadar bu inançla bu süsleri üzerinde taşımaya devam ederler. Kırlangıç görüldüğünde, bu süsleri ağaçlara asarlar ve kuşların dileklerini gök kubbeye ulaştıracağına inanırlar. Bu nedenle burada her baharda rengarenk dileklerle süslenir ağaçlar.
Ben de Martiniçka hediye ettim bugün kendime, sevdiklerime, sevmediklerime, seveceklerime… ve herkesin gönlündekilerinin gerçekleşmesini diledim. Gönlündeki dilekleri gerçekleşen kişilerin, gönüllerin daha da güzelleşeceğine inanıyorum.