Yükü ağır olur iyi kalplerin, çünkü dünyada pek çok şeyi kendi üzerine alırken, onları hafifletmeye çalışırken, ne yazık ki kendi yükleriyle yalnız kalır. Ve o yalnızlık, bir zaman sonra içsel bir huzursuzluğa dönüşür. “İyi olmalı mıyım?” diye soran çok olur. Herkesin içinde birer küçük iyi kalp vardır elbette, ama bazen, o kalp ne kadar iyi olursa olsun, dünya ona o kadar acımasız olur. Yalnızca, iyi olma yükü taşıyanlar bunu en iyi bilir.
Ve o kalplerin ne zaman bir gün kendilerine dönme hakkı bulduğunda, çoğu kez yorgun düşerler. Belki de bu yüzden, her iyi kalp bir süre sonra kendini biraz geriye çekme ihtiyacı hisseder. İyi olmanın ne kadar zorlayıcı bir şey olduğunu anlamak, bazen bir insanı farklı bir hale getirir. Zor olanı seçmek, kolayca kırılmak yerine, en zor zamanlarda bile ayakta kalmaya çalışmak, bir erdem değil, aynı zamanda bir çaba gerektirir.
İyi kalpler, başkalarına her zaman kendilerini vermek zorunda hissettikleri için, kendilerine zaman ayıramazlar. Oysa kalbin de dinlenmeye ihtiyacı vardır. Herkesin yükü, yalnızca kendisi tarafından taşınabilir. Birini hep kaldırmak, kendini hiç kaldıramamak anlamına gelir. Fakat insanın içindeki o iyilik duygusu, sadece başkalarına değil, aynı zamanda kendisine de şifa verecek şekilde olmalı. Çünkü iyilik, önce kendine yapılmalıdır. Eğer kalp kendi yükünü hafifletmek için önce kendisine sahip çıkmazsa, başkalarına nasıl umut verebilir ki?
Bir insan, başkalarının acılarıyla yüklenirken, kendi acılarını unutabilir. Ancak o acılar, bir gün o iyi kalbin içinde birikmeye başlar ve en beklenmedik anda patlar. Kalp, ancak kendi içsel dengeyi bulduğunda, başkalarına gerçekten bir şeyler verebilir. İyi kalp, önce kendisine barış getirmeli, sonra dışarıdaki dünyaya ışık olmalıdır. Ancak o zaman yükü daha hafif olur.
Zihnimizdeki en derin yaralar, belki de hiç kimsenin görmediği yerlerde açılır. Ve bu yaraların iyileşmesi, önce onları kabul etmekle başlar. Bir kalp, hem kırılabilir hem de yeniden doğabilir. Belki de iyiliğin en büyük gücü, kırılmadan ve yorulmadan sevebilmekte, kendini sürekli yenileyebilmekte yatar.
Yükü ağır olur iyi kalplerin. Ama bir gün, o yükün içindeki anlamı bulduklarında, o ağır yük, yerini derin bir huzura bırakır. Çünkü iyi kalplerin en büyük gücü, içlerindeki karanlıkları aydınlatabilme yeteneğidir. Bu güç, hep var olmalıdır. Ve bir gün, iyi kalplerin kalmadığını düşündüğümüzde, aslında onların hiç kaybolmadığını, sadece biraz geri çekildiklerini fark ederiz. İçimizde, bir köşede, her zaman bir iyilik saklıdır.
YALÇIN SEVİM