Kendinle Hesaplaşmazsan, Başkasıyla Barışmazsın | İbrahim Ülger
Korkularına o denli teslim olmuş bir coğrafyada yaşıyoruz ki hakikati gizlemek için düşman üretip duruyor. İster bireysel yaşamda olsun isterse toplumsal ilişkilerde aynı durumla karşı karşıyayız. Bunun içindir ki bir türlü huzur bulamıyoruz. Hal böyleyken bunun sebeplerini kendinde arama yerine hep başkalarında arayıp duruyoruz. Neymiş efendim, “Çevresinde o kadar kötü niyetli insan varmış ki, bütün başarısızlıklarının, huzursuzluğunun, sıkıntılarının sebebi şartlarmış.”
İnsan en büyük yalanı kendine söyler, buna da önce kendisi inanırmış. Haksızlığa uğramış, kime iyilik yapmışsa ondan kötülük görmüş… Bu kendi kendini aldatmalar devam eder gider. Oysa kendisiyle bir yüzleşse söylediği şeylerin hepsinin sebebinin kendisi olduğunu görecek, yaşadığı her olaydan, en kötü durumda bile ders çıkaracak, düşmüş olduğu çukurdan kurtulmuş olacak… O bunu yapmaz, kendisine acıyıp durmakla kalmaz, ona buna saldırıp durur. “Kimseye yardım etmeyeceksin, iyilik yapmayacaksın. Bu halk aptal. İyiler hep zarar görür.” yalanına öyle bir inanır ki sanırsın ki kendisi melek, karşısındakiler şeytan. Oysa iyilik sandığı şeylerin arka planında hep bir kurnazlık vardır. Ya bir menfaat gütmüş, ava gitmiş avlanmış ya da ezik kişiliğini tatmin etme derdine düşmüştür.
İyi insan kötülük görmez, görse bile ondan ders çıkarır daha da güçlenir. Onun ders çıkarma, tecrübe edinme, zaaflarını yenme gibi bir derdi olmadığı için, içinde bulunduğu duruma kılıf bulma çabası içindedir.
Toplumsal ilişkiler de aynı minvalde şekillenmiştir. Neymiş efendim “bizde hain çokmuş, dış düşmanlar bizi istemiyormuş.” Oysa aynaya zahmet edip bir baksa, en büyük hainin kendisi olduğunu görecek, içine düşmüş olduğu çukurdan çıkmak için çaba harcayacaktır. Uydurmuş olduğu yalan tarihi doğru kavramış olsa, büyüklerin “Ne ararsan kendinden ara” sözünü hatırlayacak, düşman üretmekten kurtulacaktır. Hal böyleyken, aynı insan türünün dili bir karış, özü zayıfladıkça biçimini süsleyip durmuş.
Velhasıl, kendisiyle hesaplaşmayan, ne huzur bulur ne de huzur verir. O yıktıkça yıkılır…
İçinde bulunduğumuz bu çukurdan kurtulmak istiyorsak kendimizle hesaplaşacak, en büyük düşmanın, hainin kendimiz olduğunu görecek, düze çıkmış olacağız.
Bunun için bazı şartlar var. Her şeyden önce tüketmekten çok üreteceğiz. Kimse için bir şey yapmaktan ziyade inandığımız için yapmış olacağız. Kendimizi sürekli sorgulayacak, başkalarının kusurlarını abartmayacak, kendi zaaflarımızla uzlaşmayacağız. Sırtımızı sıvazlayanı değil, bize acı söyleyene değer vereceğiz.