Nihat Genç yatağını sürekli değiştiren Irmaklar gibi / Selami Karabulut

Eski dostumdur Nihat Genç. Bir dönem yoğun görüşüyorduk.
Onun deyimiyle kendi mahallesi sığ geldiği için bizimkine takılmaya başlamıştı. Şiir yazmazdı, hatta bir şair arkadaşın cenazesinde, şairliğin boşa kürek çekmek olduğunu söylerek “ben iyi ki hiç bulaşmamışım.” demişti. Ancak iyi şiiri de bilirdi. Dergileri ayak üstü karıştırıp hoşuna giden dizeleri paylaşırdı.
Nihat’ı o yıllarda tanıştı görsel medyayla. İlk televizyon programını deneme amaçlı banttan çekmişlerdi. O gün kulağıma bir sırı fısıldar gibi “Selo, izle de fikrini söyle. Devam edeyim mi etmeyeyim mi? Yahu bu iş bizi bozar mı bilmiyorum, çok kararsızım.” demişti. Açıkcası programında onu çok tutuk, ve aşırı yapay bulmuştum. Oysaki Nihat çok coşkulu, sert, akıcı ve yüz mimikleri zengin oldukça da ajite konuşan biriydi. Ona “orda konuşan başka biri gibi, kendin gibi ol.” demiştim. Herkes beğendiğini söylemiş. Bunu duyunca afallamıştı.
Çok geçmeden Nihat başka gruplara ve cafelere takılmaya başladı. Sonra daha başka yerlere, daha başka yerlere. Yatağını sürekli değiştiren bir ırmak gibi akıp gürlemeye önüne geleni yıkıp sürüklemeye devam etti. Televizyon programları çok tuttu. Onu takip etmeyi bir farkındalık bilen bir hayran kirlesi oluştu. Ancak o git gide yalnızlaşıp içine çekilmeye başladı. Yollarda karşılaştığımda “iyiyim be Selo.” deyip o meşhur sigarasını hırsla çekerek dalgınlığını içine çekilip yoluna devam ederdi.
Ben açıkcası hiç bir televizyon programını sonuna kadar izlemedim. “Nihat Genç birazdan fıkrasını anlatacak.” alt yazısını görünce hemen kanalı değiştirirdim. Benim bildiğim Nihat o değildi. Doğal bulmuyordum ekranda. Sonra Veryansın Tv’yi kurdu. Karşılaştığımda yazı gönder derdi. Çok istememe rağmen olmadı, hic yazı gönderemedim.
Sosyal medyadan edindiğim izlenimlere göre çok tepki çeken açıklamalarda bulunmuş, bütün mahallelerin tepkisini çekmiş, deyim yerindeyse herkesi kendine hedef etmiş. Bir paratoner gibi yıldırımları üstüne yağdırmayı başarmış . Bu tam Nihat Genç’e yakışır bir durum işte. O hiçbir mahallenin adamı olmaz, olamaz, karekteri bir yere ait olmaya izin vermez. O sadece köyün delisi gibi davranarak insanları gözüne baka baka iyisin hoşsun tamam da gözlerin şaşı bakıyor demeyi kendine huy edinmiş biriydi. Tek derdi memleket meselesiydi. Bundan hiç kuşkum yok.
Şimdi yaşam mücadelesi veriyormuş. Entübe edilmiş. İlk duyduğumda Nihat Genç bir gün hastane köşelerine düşecek adam mıydı dedim. Ki gerçekten enerjisi hic eksilecek biri değildi.
Üzgünüm. Umarım bu süreci tez atlatır.
Selami Karabulut
(Tokat’a Doğru… Hızlandırılmış trenle… Çarşamba günü Zile’de Cahit Külebi’yi anma etkinliğinde olacağım. )