Sabahın Dördü | Bekir Yıldız

Kendine has bir durgunluğu, dinginliği ve ciddiyeti olan saat, sabahın dördüdür.
Duyguların en yoğun olduğu saattir. İnsan kendini ve hayatını sorguya çekecekse bu saatte çekmeli. Kendiyle yüzleşecekse veya şiir yazacaksa bu saatte yapmalı.
Bu saatte duygular yoğun yaşanır, fakat insan bu saatte gülemez. Çünkü gülmek sabahın dördünde yapılacak bir şey değildir.
Sabahın dördünde gülmek için ya bebek olman gerekir ya da deli.
Bebekler ve deliler zaman kavramından habersizdir. Onları pek de ilgilendirmez saatin kaç olduğu. Sabahın dördünün sessizliği ölüm sessizliğiyle eştir. Çünkü yaşadığın aşkların, dertlerin, acıların ağırlığı bu saatte çöker üstüne.
Bu saatte çok fazla şey yapamazsın. Yapabileceğin en güzel şey düşünmektir; oturup uzun uzun düşünmek… Çünkü seni pek rahatsız eden olmaz. Kapı ya da telefon çalmaz.
Bizim oralarda sabahın dördünde çalan telefon hayra yorulmaz.
Şafak sökmeden önce, eğer ki o saatte biri arıyorsa seni; o kişi ya senin aşkından uykusunu yitirmiş deli bir âşık, ya da ölümü veya kazayı haber verecek biridir.
28.02.2019 Bekir Yıldız