Dolar 38,4519
Euro 43,6867
Altın 4.059,01
BİST 9.430,02
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 24 °C
Hafif Yağmurlu

Ünlü Türk Sanat Müziğinin Duayeni Selahattin Pınar Aşkı

Ünlü Türk Sanat Müziğinin Duayeni Selahattin Pınar Aşkı

SELAHATTİN PINAR & AFİFE JALE AŞKI

Birgün Denizli’den gelen eşraf için kurulmuş bir sofrada Sadık Bey’e oğlunu sordular; Oğlu Selahattin de sofradaydı. Sadık Bey o yokmuş gibi “Selahattin çalgıcı oldu” dedi. Bunun üzerine Selahattin, ceketini alıp sofrayı terk etti. Kapıdan çıkarken döndü ve şöyle dedi: “Babacığım, bir gün gelecek, benim adımla anılacaksınız.”

Sadık Bey, öfkelendi ve yanı başında bulunan gaz lambasını oğluna doğru fırlattı. Çıkan yangını güç bela söndürdüler. Selahattin kapıyı çarpıp çıkmıştı bile…Bir daha da dönmedi.. Babasının “Çalgıcı” dediği genç ünlü bestekar Selahattin Pınar’dı..

İstanbul’un bir başka köşesindeki bir evde bir genç kız Tiyatro sevdasıyla kıvranıyordu.. Oysa Müslüman kadınlara sahneye çıkmak yasaktı. Buna rağmen 16 yaşında talebe olarak Darülbedai’ye başvurdu ve kabul edildi. Babası Hidayet Bey, kızını bu sevdadan vazgeçirmek için çok uğraştı. Başaramayınca sertleşti. Ona “Fahişe” dediği bir gün “Benim Afife diye bir kızım yok” diye gürledi.

O da tıpkı Selahattin gibi evi terketti. Zaten Afife artık sahnede, “Jale” adını kullanıyordu. Yani tiyatronun ilk Müslüman sanatçısı Afife Jale olarak sahneye çıktı. Ancak bir gün tiyatro zaptiye tarafından basılınca kapı önüne kondu. İşsiz, sahnesiz ve kimsesizdi.

Bu iki gönül yolcusu “bir bahar akşamı” Kuşdili çayırında bir “Hafız Burhan” konserinde karşılaştılar. Âşık oldular. Evlendiler. Gençliklerini acılar içinde harcamışlardı. Evlenince hayat boyu ıskaladıkları her şeyi birlikte yapmaya çalıştılar. Evde saklambaç oynadılar. Bahçede enginar yetiştirip yarıştırdılar. “Bir çocuk resmi” kıvamında şiirler yazdılar. Pınar çaldı; Afife dinledi.

Ancak güzel günler uzun sürmedi. Afife, tiyatrosuz yaşayamıyordu ve tiyatronun boşluğunu uyuşturucularla dolduruyordu. Suriyeli bir eczacı onu morfine alıştırmıştı.

Selahattin Pınar, bir gün eşinin öğle uykusu için çekildiği odasının anahtar deliğinden içeri baktığında, damarına morfin şırınga ettiğini gördü ve çöktü…

Ama Pınar, eşine öfkeden çok, merhamet duyuyordu.. Onu hayata döndürebilmek için çırpınmaya başladı. Sürekli melankolik besteler yapar olmuştu. Çırpındılar, bu gidişi geri çevirebilmek için…

Olmadı!

Selahattin Pınar, kendisi de morfin tuzağına düşer gibi oldu. Bunun üzerine Afife, “Terk et beni” diye yalvardı ona… Selahattin öyle yaptı. Ayrıldılar…

Afife, kimsesiz ve beş parasız, tenha parklarda yatıp kalkar, aşevlerinde karnını doyururken , kimsesizliğinin, terk edilmişliğinin, yoksulluğunun son durağı Balıklı Rum Hastanesi’nde, bir deri bir kemik veda etti hayata… Ölümü, gazetelere haber bile olmadı. Cenazesine 4 kişi katıldı.

Selahattin Pınar, Afife’nin ölümünün ardından paraladı kendini…

Nice ölümsüz, hicran dolu besteye imza attı. “Nerden sevdim o zalim kadını” ve “Anladım sevmeyeceksin beni sen nazlı çiçek” şarkılarını onun için bestelediği söylenir.. Son katıldığı radyo programında “Hatıralar” isimli şarkısını söyledi son kez…

“Beni de alın koynunuza hatıralar..
Dolanıp kalayım bir an boynunuza hatıralar…”

Bir süre sonra müdavimi olduğu Todori meyhanesine gitti; doktorların yasak ettiği ne varsa hepsini ısmarlayıp sofrayı döşetti ve rakısını yudumlarken son nefesini verdi…

Geride 100’e yakın ölümsüz eser bırakarak .
Tarih 6 Şubat 1960’dı…

#Alıntı

Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.   http://yaziatolyesi.com/   Editör: Hatice Elveren Peköz   Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com   GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.