Yokumsa Beni Ey Hayat Hiç Doğmamış Gibi | Nuri Can

Sonbaharların sarı kaderine
yazılmış sonu hazin küçük bir öyküyüm ben, kimselerin açıp okumadığı bir
kitapta; üzerine hüzün tozları serpilmiş kederli gecelerin sonbahar
rüzgarlarıdır belki de; bütün bu yaşadıklarım… Ki, sonbahar yaprakları gibi
dökülüp, dökülüp savrulup gidiyor ömrüm elimden…
Bilirim ne yapsamda bir sonbahar yaprağına yazgılıyım, değiştiremiyorum
yazgımı… Acılara, hüzünlere, sevdalara, sararmış yaprakların rüzgardan
savruluşuna yazılmış adım neylersin. Terkedilmiş evlerin hanelerine, yıpranmış
defterlerin sayfalarına yazılmış adım…
Yıllardır ki, yaşamın uğramadığı mezarlıklar gibiyim, içime binlerce ölü
gömülü.
Bilmem bu kaçıncı çığlığımdır ey hayat, sesimi duyuramadığın . Bilmem bu
kaçıncı imdat…
Şimdi vurulmuş bir kuşkanadı gibi duygularım, sığınacağım dal da yok.
Yıpranmış, paralanmış eski bir giysi gibi duruyor üzerimde ömrüm… Her acı
onulmaz bir yara açtı yüreğimde, ne yapsam durmuyor kanama…
İçimin yaşayan sevinçli yanını öldürdün ey hayat, hüzne bulandı her yanım, ben
ki, sevinç rüzgarları doluydum bir zamanlar sevgi dağlarında, sevgi eserdim
gece gündüz yüreklere, yüreklerden dağlara, ormanlara, sokaklara. Şimdi
ihanetin kara bulutları kaplamış göğümü, güneşli günlere hasretim ey hayat…
Ellerine kapanıyorum şimdi anla beni, al beni… Bir sonbahar yaprağı gibi
bekletme son yaprakta. Bırak alıp götürsün beni sarı yapraklarıyla sonbahar
rüzgarları, yapraklar gibi savurup savurup götürsün uzaklara…
Bir varmış bir yokmuş diye başlar bütün masallar. Ellerim soğuk şimdi üşüyorum,
bedenim, dudaklarım buza dönmüş…
Yokumsa beni ey hayat, hiç doğmamış gibi. Say ki hiç yaşamadım, tatmadım,
acıyı, ihaneti. Masalım da olmadı sonu mutlulukla biten. Gökten üç elma
düşmesini beklemiyorum artık, yorgunum ey hayat, yorgun…
Nuri CAN